İKİNCİ BAHAR
Hello Sevgili Günlük,
Deniz, güneş, aile dizilimi aramıza girdi uzun zamandır. İçimde birikenleri oturup yazıya dökemedim.Kimi zaman nereden başlıyacağımı bilmediğim için , kimi zaman çok öfekeli olduğum için yazmadım sana okuyanların gönlü kırılmasın diye. Halbuki yaptığım ne kadar da yanlış olduğunu şimdi bu satırları yazarken fark ediyorum...Benim gönlüm kırılsın, duygular içimde patlasın onların ki kırılmasın... Yüce gönüllü olmaya, kusur örtmeye ne gerek var acaba? Kusurlarını, bencilliklerini örtüklerim benim ne hissettiğimle ne kadar ilgileniyor acaba? Ailenin en yufka yüreklisi ve en kolay manipüle edileni olduğumu fark ettikten sonra kendime gelmem bir kaç günümü aldı.Evet yaa BEN! en kolay manipüle edileniyim :) Kibirli ve havalı görünüşümün altında yufka yürekli, kabilesine sadakati herkesten çok yüksek olan "ben" mişim halbu ki...Dramdan kurtulmaya çabalar iken dramın içine her daim çekilen hayatını feda eden bir ben varmış. Herkesin dilinde bir şarkı var söylenen:" git hayatını yaşa, keyfine bak " diye. İnsanın söylediğiyle eylemi bir olmalı bence. Birine git hayatını yaşa diyorsan lafının arkasında durmalısın! Sözler kalpten kalbe gidince eyleme dökülüyor. Ailede olsa kimse onlardan daha fazla mutlu olmanı, daha özgür olmanı istemiyor...
Yıllar kendi mevzularımı bir kenara bırakmış ailemin mevzularını, ailemi, kendimden, ilişkimden daha öne koymuşum.tüm bunları fark etmek kendi ihtiyaçlarımın yerine onlarınkinin içinde kaybolmak, hayatın bana sunduğu fırsatları anamın, kardeşimin dramlarıyla ilgilenirken kaçırmış olduğumu fark etmek içimi derinden sızlatıyor son günlerde. Telefonumu denize atıp kimsenin kim olduğumu bilmediği bir yerde sıfır kilometre hayata başlamak arzusuna karşı koyamıyorum. Kabile zehirli bir yapı. Özgürleşip büyümeyi desteklemiyor. Kabileye sadakat duygusu kendine sadakat duygusundan ağır bastığı zaman sıkışıp kalıyorsun benim gibi... Kendine sadık olmayı, öz bakım vermeyi zaman içinde öğreniyor insan. Kabilenin değerlerini elinin tersiyle ittiğinde ailenin "kara koyunu"," hırçın çocuğu " unvanını hemen eline tutuşturuveriyorlar. Unvanların ağırlığı altında ezilirken ne yapayacaüını bilmediğin için gene kabileye dönüyorsun... Bu sefer kendime yüzümü dönmem en büyük ihtiyacım. Yıllar önce ciddi kararlar alıp uygulamışken kednimi 45 yaşında hayal edemediğim için almıştım o kararları. Şimdi benzer bir döngüden geçiyorum ve arkama bakmadan kaçmam gerektiğini farkındayım... Kendimi seçmediğim bir noktada hayatın bana yumuşak davranmayacağının farkındalığıyla yapılacak bir seçim bu ...
Herkese ve her şeye rağmen kendime doğru çıktığım yolculuğun ikinci baharına hoş geldim!