ÇİRKİN ÖRDEK
Bir haftadır iki satır iki satır yazabildiğim bu paylaşımı 1 Ocak 2022' de kısmet oldu. Sokak kızı modunda bir davetten ötekine koştuğum için kavuşamadık seninle...Yılı bitirdim yazıyı bitiremedim...
Gelelim bir yılda biten duygu paylaşımıma:
Kurtlarla Koşan Kadınlar Kitabım yeniden baş ucumda yerini aldı .Satürn- Uranüs karesinden midir, yoksa zamanı geldiği için mi bilemediğim bir halden kök çakra, kabile, aile mevzularına geri döndüm. Aynı durumdan geçmekte olan güçlü, şifalı bir arkadaş tavsiyesi üzerine Kurtlarla yeniden koşmaya " çirkin ördek yavrusu"hikayesini okumaya başladım. Çirkin Ördek, özgün ailesine ait olmayan, kendi türünü arayan çocuğun hikayesi. Andersen' e ait ilk versiyonu 1845'de yayımlandı. Masalın altında yatan motif, sıradışı ve sahipsiz olanlarla ilgiliydi; yani tam bir Vahşi Kadın tarihi. Son iki yüzyıldır "Çirkin Ördek Yavrusu" ardı sıra gelen, "dışlanmış" kuşakları kendi yaşam ortamlarını bulana kadar direnmeye cesaretlendiren bir kaç öyküden biri oldu.
Yılın sonuna doğru gelmişken kendimi çirkin ördek yavrusu gibi hissettiğimi anlamışsınızdır :)İnsan ,özgün, otantik halini, canlılığını gerçekten beslenince ve aidiyet duygusuyla pekiştirince maximum kapasitede deneyimleyebiliyor. Ruhsal olarak beslenmek tazeliğe ve canlılığa hzimet ediyor. Tüm ilişkilerin kişisel iyiliğin büyümesini desteklemesi gerektiğine inanmış bir kadın olarak bazı besin kaynaklarıma ayrılan sürenin sonuna gelmiş olmanın verdiği sancının bir yansıması "Çirkin Ördek Yavrusu" sendromum. Yaralarımı okşayan,saran, Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabında ki bu hikaye oldu. Şifanın nereden geleceği hiç bilinmez...Benim şifam satır aralarında bulduklarımdan geldi.
Senin şifanda belki okuduğun satır aralarında saklıdır...Saklı olanların açığa çıkıp, tüm yaralarımızın okşanması niyetiyle...
Kalbimden kalbine
Xo
Nesliji