ARALIK

Hoş geldin Kış ! Aralık ayının ilk gününe gözlerimizi açtık hep birlikte. Tertemiz, deniz kokan, güzelik kokan bir sabahtı bu sabah. Denizler Tanrısı sevgilim Poseidon öfkesini henüz boşaltamamış belli ki deniz bu sabahta kıpır kıpırdı. Biz yıllardır sevişiyoruz kendisiyle benim denizkızı olduğum zamanlardan beri sevgiliyiz. Gözümün önünden ayırmaya gelmiyor bu adamı, iki dakika başı boş bırakıyorum denizin altını üstüne getirmiş :) Sakinleş, abin Zeus'u da sakinleştir; denizin, toprağın altı üstüne gelmiş geçtiğimiz iki günde...Tanrıların Gazabından koru bizi Tanrım diyesim geliyor içimden...

İnsan cennetide cehennemide bu dünyada aynı anda yaşabiliyor; deniz kusmuş, ağaçlar devrilmiş bir tarafta dururken gökyüzü tüm güzelliğini haşmetini insanlığın önüne sermişti kışın ilk günü. 

Hoş  geldin Kış! Ne beklenmedik ne güzel süprizler getireceksin bizlere bakalım. Üzerimizi bembeyaz karlarınla örtüp Gaia'yı ve bizleri şifalandıracak mısın?

Ben yaz çocuğumu oldum için aslında sevmem kış mevsimini ancak bu kışı sevesim kışla sarılıp sarmalanasım, sevişesim var...Kışla bir dayanışma, uyum içinde olma hali çöktü üzerime. Belki gözlerim etrafımdaki tüm güzeliklere uyanmıştır, belki seyrettiğim bir dizi, kalp gözüme dokunmuştur. Kim bilir? Önemli değil. Önemli olan her şeyle uyum ve ahenk içinde yaşayabilmek hatta sevmediklerimizle... Onu seviyorum bunu sevmiyorumun ötesinde bir anlayış geliştirip kendimizi bu etiketlerin ötesine taşıyabilmek. Taşıyabilmek çünkü hafiflersek kendimizi taşıyabiliriz. Kendimizi taşıyabilmek için yüklerin ağırlıklarından arınmak gerek.  Bir satır ötesi yükü ağır olarak değerlendirmekten vazgeçmek. Hafiflik , ağırlık etiketlerinide bir kenara bırakıp sadece kendimizi taşıyabilmek. 

Sadece kendinizi taşıyın gerisi peşinizden gelir. 

Xo 

Nesliji