ALEM

Sevgili Günlük, 

Şimdi sana beybabamla aramda geçen dioloğu anlatacağım. Bugün annemin endokopiden çıkmasını beklerken babacığımla sohbet ediyorduk; aileden, aile taraflarından, aileden gelen alışkanlıklardan, inançlardan konuşuyorduk . Hep üzerinde durduğum kabile çakrası mevzularını masaya yatırmıştık ki laf yine döndü dolaştı bana geldi: 

Babam: "Sen bu içki alemine nereden daldın? Çay içsen başın döner senin, bu içki içmek nereden çıktı?Hangi alemlerde geziyorsun bilmiyoruz tabii..." dedi.

Ben :" 45 yaşındayım, tabiki içki içiyorum, seninle aynı olmamı beklemiyorsun heralde "dedim. 

İki satırlık bir diolog ataerkilin neresinden geldiğimi neresine doğru gittiğimi ne güzel anlatıyor di mi? Bu coğrafyada klasik Türk ailesinin içine gözünü açmış bir kız evlat olarak hala 45 yaşında babam tarafından yargılanabiliyorum sırf onun gibi olmadığım için! Kültür, aile hep sadakat ve aynılık istemeye devam ediyor, aynılığı bulamadığı zaman en kolay yol suçlu hissettirerek geriye sadakat bağlarının güvenli toprağına çekmeye çalışmak oluyor kişiyi .Kişi de bu senoryoda "bendeniz" oluyor. Bu alicengiz, ataerkilin bilinçdışı, bilinçaltı, bilinçüstü nereden geldiğide çokda önemli olmayan davranış kalıbının içinden sıyrılmak;birey olmak gerçek anlamda psikolojik bir güç savaşı vermeyi gerektiriyor. İradesi güçlü olanın galip geldiği bir savaş . Benim kabilem elindekini kaybetmemek için manipüle eder, suçlu hissettirir, küser, yargılar. Onların güç kaynaklarını bilip kartı her zaman doğru oynamak anda uyanık olmayı gerektirir. Kabile iradesine karşı "benim iradem".  Kök unsurları anlayınca kazanacağın savaşa kolay giriyorsun. Günün sonunda babam bir içki alemine düştüğüne kendini inandırmış benide orada kurtarmak mümkün olur mu diye konuşuyordu. Farkında olmadığı ise düştüğüm alemin ruhsal alem olduğuydu.  Ruhsal batakhanede düşe kalka yolumu bulmaya çalışıyorum. Dönüp dönüp kök çakramı mesken tutmuş ihtiyacım olmayan inanç kalıplarını temizliyorum. İçki alemine düşsem hayatım daha kolay olurdu, net! İçip, unutur, kendimle uğraşmazdım. 

Ataerkil, kabile, aile işte bizi farkında olmadan böyle zehirliyor. Ben her zaman ayrık otu oldum, kara koyun oldum. Tüm oluşlarıma rağmen az da olsa zehir akıtıyorlar içime:) Kız evlat rolünü üzerinden soyunmadan kadın olunmuyor. Kız evlat, annelik, ablalık, rolleri adı altında kadın bu coğrafyada bastırlıp, köreltiliyor.  Sivri  olanda benim gibi alemlere dalıyor:) Şükür. 

Sevgili kadınlar ve erkekler aileden gelen inançların üzerine yatın, dinleyin, fark edin, temizleyin. Ailenin devamı olmak, aynı bakış açısını devam ettirmek, kurban olmak zorunda değiliz.. Kendi deneyimimi paylaşıyorum sizde aileden gelen aktırımları fark edebilin diye...

Başka paylaşımlarda gelecek bu mevzuyla ilgili:) Takipte kalın.

Xo 

Nesliji